Çocukluk çağında beyin tümörü kan kanserlerinden sonra görülen en sık kanser türüdür. Tüm çocukluk çağı kanserlerinin yaklaşık yarısı (%40-50) beyin tümörüdür. Her yıl yaklaşık 100.000 çocuktan 2-5 i beyin tümörüne yakalanmaktadır. Bizim de kendi serimizde, bu güne kadar ameliyat ettiğimiz beyin tümörlerinin neredeyse yarısı çocuk hastadır. Çocukluk çağı beyin tümörleri yeni doğan bebekten tutun da geç çocukluk dönemine kadar her çağda görülebilir. Genellikle, bulantı, kusma, kafa içerisinde su birikmesi (hidrosefali) ve buna bağlı baş büyümesi, daha ileride çocuğun nörolojik gelişiminde gerilik, yürüme bozuklukları, dengesizlik, gözlerde kayma, baş ağrısı, huzursuzluk, uykuya meyil gibi bir çok şikayetle karşımıza çıkabilir. Bu tümörlerin neden oluştuğu konusunda kesin bir bilgi yoktur. Genel olarak kansere neden olan tüm etkenler burada da rol oynamaktadır. En önemlileri; iyonize radyasyona maruz kalmak ve bazı kanserojen maddelerdir (vynil klorid, nitrit türevleri v.s.).
Pediatrik beyin tümörleri beyinin her yerinde olabilir ancak büyük çoğunluğu posterior fossa dediğimiz anatomik bölgede, beyinciğin içerisinde gelişir. Beyincik yerleşimli tümörler daha çok dengede ve yürümede bozulma, el becerilerinde bozulma, sürekli uyuklama, baş ağrısı ve özellikle sabahları uyandığında fışkırır tarzda kusma gibi şikayetlerle kendini belli eder. İyi tarafından bakacak olursak, çocukluk çağındaki beyincik tümörleri genellikle iyi huylu tümörlerdir (serebeller astrositomalar, pilositik astrositomalar) ve bir kez tam olarak çıkarıldığında bir daha ömür boyu sorun çıkarmazlar, kemoterapi ve radyoterapiye gerek kalmaz. Ancak nadiren ‘medulloblastoma’ gibi kötü huylu tümörler de mevcut olabilir, bunlarda da yaşam süresini uzatan en önemli faktör iyi yapılmış bir ameliyattır. Ancak bu tümörlerin tedavisinde ameliyattan sonra radyoterapi ve kemoterapi devreye girecektir.
Tümör ameliyatları günümüzde tecrübeli cerrahların elinde, yeterli teknolojik ameliyat ekipmanları da (gelişmiş ameliyat mikroskopları, nöronavigasyon, intraoperatif MR, cusa v.s.) kullanılarak son derece güvenli olarak gerçekleştirilebilmektedir. Hastalar ameliyattan yaklaşık 3-4 gün sonra herhangi bir nörolojik kayıp olmaksızın taburcu edilebilmektedir. Hekiminize güvenin, tüm çocuklarımıza ve sizlere sağlıklı günler dilerim…
KENDİ ARŞİVİMİZDEN
POSTERİOR FOSSADA DEV PİLOSİTİK ASTROSİTOMA
AMELİYAT SONRASI YAKLAŞIK 1 YIL SONRA GÖRÜNTÜLER. TÜMÖR TAMAMEN ÇIKMIŞ VE NÜKS YOK